Yaygın Anksiyete Bozukluğu hakkında detaylı bilgi almak için yazımızı okuyabilir. Profesyonel destek için Sır Psikoloji'den ranedvu alabilirsiniz
Sır Psikoloji
Yaygın Anksiyete Bozukluğu hakkında detaylı bilgi almak için yazımızı okuyabilir. Profesyonel destek için Sır Psikoloji'den ranedvu alabilirsiniz
Dikkat Eksilkliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaşayan çocukların ailelerine öneriler
1- 2 Eylül Yaratıcı Drama Eğirmen Eğitimi Sertifika Programı Eğitim İçeriği
Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir? Oyun Terapisi Ne İşe Yarar, Ne kadar Süre Oyun Terapisi Alınmalı, Oyun Terapisine İhtiyacı Olduğuna Nasıl Karar Veririlir? Oyun Terapisi İle Çocukla Evde Oyun Oynamanın Farkı Nedir? Kayseri'de Oyun Terapisi almak için Sır Psikolojik Danışmadan randevu alabilirsiniz
[vc_row][vc_column][vc_column_text]Obsesif Kompilsif Bozukluk Nedir?
Obsesyonlar(takıntılar); Kişi istemediği halde sık sık aklına gelen rahatsız edici tekrarlayan hayaller veya düşüncelerdir. Kişi bu düşünceler ve hayallerin saçma ve mantıksız olduğunun farkındadır ama bi türlü kafasından atamaz ve kişide yoğun bir biçimde kaygıya ve sıkıntıya neden olur.
En çok rastlanan türleri;
Bulaşma obsesyonları; Bu obsesyona sahip kişilerde kir, mikrop pislik, meni vb. araçlarla kirleneceğine yada onların bulaşma ihtimalini korkusunu yaşar ‘‘Bulaştı mı aceba gibi zorlayıcı düşüncelerden kendini alamaz’’ Kir, mikrop, pislik bulaşacak ortamlardan kaçınma davranışı gösterebilir
Kuşku obsesyonu: Bu obsesyona sahip kişiler yaptıkları işlerde emin olamakta zorluk gösterirler.Ütünün fişini çektim mi, Ocağın altını kapattım mı, Kapıyı kilitledim mi? Gibi soruları zihninden atmakta zorluk yaşar.Kişi yapacağı ihmalden dolayı kendisine veya bir başkasına zarar vermenin korkusunu yaşar.
Saldırganlık obsesyonu:Kişide kendisine veya birbaşkasına zarar vermeyle ilgili zorlayıcı düşündeler bulunur.Çocuğumu penceredn atar mıyım? Ya intihar edersem, ya kendime hakim olamayıp birisini öldürürsem gibi kişiyi rahatsız eden zorlayıcı düşüncelerdir. Bu düşüncelere sahip kişiler makas, bıçak yüksek yerlerden sevdiği kişilerden uzak durmaya çalışabilirler.
Cinsel obsesyonlar: Ayıplanacakbiçimde, kendisiyle ya da başka bir kişiye yönelik cinsel içerikli obsesyonlardır. Çoğunlukla kişinin hemcinsleriyle veya çocuklarıyla cinsel ilişki yaşamasına dönük ortaya çıkabilir. Yoğun olarak suçluluk, utanma, günahkarlık gibi duygular yaşanabilir. Örneğin; Yakınlarıma karşı cinsel istek duyar mıyım?, Karşı cinsin cinsel organına bakar mıyım,
Dinsel obsesyon: Kendi inanç ve görüşlerine karşı kabul edilemez, inanç ve düşüncelerinin tam zıttı bir şekilde çok yoğun sıkıntıya neden olacak biçimde kişinin düşünmekten kendini alamadığı tekrarlayan düşüncelerdir.Örneğin; Namaz esnasında akla gelen küfürler,İçinden geçirdiği ama rahatsızlık duyup zihninden atamadığı Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a küfür etme, abdestin sürekli bozulduğunu düşünme, dualarım ibadetim kabul oldu mu düşünceleri
Simetri obsesyonu: Kişinin hayatında he şeyin düzenli ve simetri olması gerekliliği ile ilgili düşüncelerdir. Bu kişilerin herhangi bir yere giderken hazırlanması uzun sürebilir.
Somatik obsesyon: Hayatı tehdit eden hastalıkları(kanser vb.) aşırı düşünme ve zihinden atamama şeklinde görülür.Kişide yoğun bir biçimde hasta olmaya dair korku ve kaygı yaşar.
Dokunma obssesyonları;Kişi bir işi yapmadan önce kendince önemli bir nesneye dokunma ihtiyacı duyar.
Kompilsiyonlar(Zorlantılar): Obsesyonların vermiş olduğu sıkıntıdan kurtulmak için kişinin yapmaktan kendini alamadığı yaptığı zaman sıkıntının azalacağı zannedilen ama azalmayan davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.
Örneğin;
Bir çok insanda obsesif düşünceler bulunmaktadır ama artık bu düşünceler ve davranışlar kişinin gündelik yaşamını ve sosyal hayatını etkiliyor, zihninden atamakta zorlanıyorsa profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyuyor demektir.
Tedavisi
Hastalığın kendi kendine düzelmesi neredeyse yok denecek kadar düşük bir ihtimaldir. Bundan dolayı profosyonel bir destek almak oldukça önemlidir. Kendini kanıtlamış psikoterapi yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar Bilişsel Davranışcı Terapi ve son zamanlarda aktif bir biçimde kullanılan EMDR terapisidir.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
[vc_row][vc_column][vc_column_text]Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Doğru Bilinen Yanlışlar
DEHB’ nin, (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) nörobiyolojik bir temeli vardır ve bu yüzden DEHB’ li çocuklar yalnızca tıbbi tedavi görmelidir. İlaçla tedavi gören DEHB’li çocukların %70-80’ninde belirtilerde azalma görülmektedir. Ancak belirtilerde azalma olması bozukluğun ortadan kalkması ile eş anlamlı değildir. İlaçla tedavi çocuk psikiyatristi gerek görüyorsa sözkonusu olmalıdır. Bunun yanı sıra davranışsal ve akademik gelişme sağlanması için psiko-eğitimsel yardımlara gereksinimi vardır. Aksi takdirde ilaçla tedavi amacına ulaşmamaktadır.
DEHB gerçekte mevcut değildir, bu durum çocuklarını disipline edemeyen anne babaların hatasıdır. Bilimsel araştırmalar DEHB’in biyolojik temelli bir bozukluk olduğunu ortaya koymaktadır, ancak nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Davranış denetlemek için beyin tarafından kullanılan nörotransmitterlerin dengesizliği ve merkezi sinir sistemindeki anormal glikoz metabolizmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir.
DEHB temel olarak kötü ana babalıktan ve disiplin eksikliğinden kaynaklanmaktadır ve bütün DEHB’ li çocukların gerçekte ihtiyaç duydukları şey böyle yapmacık tedaviler değil eski tarz bir disiplindir. Bazı anne babalar çocuğun yanlış davranışının onun ahlaki bir sorunu olduğunu düşünürler zaman zamanda kendilerinde kabahat bulurlar. Tıbbi bir müdahale uygulamadan sadece disiplin yöntemleri uygulamanın DEHB’li çocuğun davranışını iyileştirmekten ziyade iyice kötüleştirdiğini gösteren aile etkileşim araştırmaları vardır.
DEHB yanlış tutumlar sonucu oluşur. Zayıf beslenme, şeker, katkı maddeleri, olağan ölçülerde kurşun, olumsuz ana baba tutumu DEHB’ e yol açmaz. DEHB genetik ve biyolojik temellidir. Bununla birlikte anne babaların davranışları çocuğun DEHB davranışlarını denetleme becerilerini etkileyebilir. Ayrıca bazı araştırmalar hamileyken alkol ve uyuşturucu almanın DEHB’ e yol açabileceği konusunda örnekler sunmuştur.
DEHB’ li çocukların akranlarından farkı yoktur. Her çocuk dikkatini sürdürmede ve yerinde oturmada güçlük çeker. DEHB özellikleri 3-7 yaş arasında başlamışsa akranlarına göre belirtileri çok fazla ve şiddetli yaşıyorsa, birçok ortamda aynı belirtiler varsa, davranışlar çocuğun akademik ve sosyal hayatında önemli bozulmalara yol açıyorsa tüm çocuklarda olduğu söylenemez.
Çocuklar büyüdüklerinde DEHB kaybolur. DEHB sadece çocuklarda bulunmaz, bazı araştırmalar DEHB’in yaşam boyu sürebileceğini göstermektedir. DEHB tanısı konulan çocukların %70-80’ i gençlik dönemlerinde bu belirtileri sürdürmektedir. %30-65’ lik kısmının ise yetişkinlikte tüm klinik belirtileri sürdürmeye devam ettiği görülmektedir. Eğer tedavi edilmezlerse DEHB’li bireyler madde bağımlılığı, depresyon, akademik başarısızlık, mesleki sorunlar ve evlilik sorunları yaşayabilirler. Uygun olarak tedavi edildiklerinde DEHB’li pek çok birey üretken bir yaşam sürebilir.
DEHB’ li çocuklar sürekli pekiştirilmeyi isterler. Hatta diğer öğrencilerden daha çok olumlu pekiştirmeye ihtiyaç duyarlar. Tek başına olumlu pekiştirme davranışı kazanma ve sürdürmede yeterli değildir, üstelik sürekli pekiştirme gerçek hayat ortamlarında uygulanabilir değildir.
DEHB’ li bütün öğrenciler özel eğitim hizmeti almalıdır. Çocuğun eğitimiyle ilgili önemli aksaklıklar ve bu konuda istek varsa özel eğitim gerekebilir.
DEHB’ li çocuklar davranışlarından dolayı sorumluluk almak yerine sadece özür dileyip bahane bulmayı öğreniyorlar. Tedavinin psiko-sosyal yönü bu tür sorunların önüne geçmek içindir. Psikolojik danışmanlar öğretmenler ve hekimler, çocuklara DEHB’in üzerinde çaba harcanması gereken zor bir durum olduğunu bir özür yada kabahat olmadığını öğretirler.
DEHB hayali bir rahatsızlıktır, aslında böyle bir hastalık yoktur. Yüzyılın başından beri yapılan araştırmalar, dürtü kontrolünde zorluk ve hiperaktivite gösteren bireylerin varlığını nesnel olarak göstermiştir.
DEHB’ li çocukları tümü öğrenme güçlüğüne sahiptir. DEHB’ li çocukların %10-33 ‘ü aynı zamanda öğrenme güçlüğüne sahiptir.
DEHB’ li öğrenciler normal sınıflarda öğrenim göremezler. Öğretmen uygun düzenlemeleri yapar ve sınıf süreçlerini yapılandırırsa, bu çocukların yarıdan fazlası normal sınıflarda öğrenim görebilir.
DEHB’ i olan çocuğun her istediği yapılmalıdır. Bu tür bir yaklaşım bu çocukların dürtüsel davranışlarını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz.
DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılığa yol açar. Bu ilaçların uygun kullanımı alışkanlığa yada bağımlılığa yol açmaz.
DEHB’in tedavisi için kullanılan ilaçlar zeka geriliği ve kısırlık yapar. Bu tür düşünceler bilimsel desteği olmayan görüşlerdir. Bu ilaçların çocukları genel olarak yavaşlattığına ilişkin araştırma bulguları olmakla birlikte zeka geriliği ya da kısırlık olması mümkün değildir.
Uyarıcı ilaçlar almanın DEHB’li çocuklarda kalıcı herhangi bir davranışsal ya da eğitimsel yarar sağladığını hiç bir araştırma göstermemiştir. Araştırmalar uyarıcı ilaçlarla yapılan tedaviden DEHB’li çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin fayda sağladığını göstermiştir.
Öğretmenler yeterince çaba gösterirlerse uyarıcı ilaçlardan daha etkili sonuçlar alınabilir. Çok modelli araştırmalar bu düşüncenin yanlış olduğunu göstermektedir.
Çocuklarda ya da yetişkinlerde DEHB’i teşhis etmek mümkün değildir. Bilim adamları henüz DEHB’in teşhisine yönelik tek bir test geliştirememiş olmasına rağmen, açık seçik tanılayıcı kriterler geliştirilmiştir.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
[vc_row][vc_column][vc_column_text]
GÖRSEL DİKKATİ GELİŞTİREN OYUNLAR
Dikkat Kitapları: Çocuğun öğrenme becerisi ve dikkatini geliştirmek için hazırlanan kitaplardır. Bu kitaplar çocuğun yaşına ve gelişim seviyesine göre seçilmelidir.
Labirent Oyunları: Kâğıt üzerine çizilmiş labirentin bir girişi ve birçok çıkışı vardır. Amaç girişten yolu takip ederek en az hata ile doğru çıkışı bulmaktır. Bu oyunun aşamalı olarak kolaydan zora doğru seviyeleri vardır.
Fark Bulma: Bu konuda daha önceden hazırlanmış çalışmalardan yararlanılabilir. Fark bulma egzersizleri, ayrıntıları çabuk fark etmeyi ve bulmayı, dikkati dar alanlarda iyi kullanabilmeyi sağlar. Birbirine benzeyen ama aralarında küçük farklılıklar bulunan iki resim gösterilir. Bunların arasındaki farkları çocuğun bulması istenir.
Kamuflaj Resimler: Büyük bir resim içerisine gizlenmiş birçok resimden oluşur. Gizlenen bu resimleri bulmak gerekir.
Harita Oyunları: Haritadan ülke, şehir, ilçe, kasaba, köy bulma ile ilgili oyunlardır. Oyunun hangi coğrafyada ve hangi özellikle ilgili oynanacağına karar verilir. Belirli bir süre içinde rakipler soruları cevapladıkça oyuna devam ederler.
Resim Kopya Çalışması: Bakarak bir nesnenin resmini kopya etmektir. Resmin aynısını yapmaya çalışmaktır.
Resmi Hafızada Tutup Çizme Çalışması: Bir resmi, görüntü karesini, nesneyi, pozisyonu belirli bir süre gözlemledikten sonra ayrıntılı bir şekilde hafızadan çizmeye çalışmaktır.
Resmi Hatırlatma: Çocuğa bir dakika boyunca bir resim gösterilir. Daha sonra resim kapatılır ve o resimle ilgili sorular sorulur.
Ayrıntı Görme Oyunu: Bu oyunu oynamak için çocukla beraber çevrenin iyi görüldüğü bakış açısı geniş, yüksek bir yere veya tepeye çıkmak gerekir. Oyun evde oynanacaksa cama veya balkona çıkmak yeterlidir. Baktığınız yerden çocuğa, Ben bir minare görüyorum. Sen de görüyor musun? Benim gördüğüm yeşil arabayı sen de görüyor musun? gibi sorular sorulur. Çocuktan bu soruların cevabını bulması istenir. Çocuk bulamazsa ipucu verilir. Sonra soru sırası çocuğa geçer. Çocuk da sorar ve oyun bu şekilde devam eder.
Adres Öğrenebilme, Gidilen Yolu Öğrenme Oyunu: Araba ile ailece bir yere giderken, çocuğunuz gideceğiniz yerin yolunun bilmiyorsa bu oyunu oynayabilirsiniz. Yola çıkarken; Haydi bakalım seninle bir oyun oynayacağız; bu oyun yol bulma
oyunudur. Giderken dikkat et ve yolu öğrenmeye çalış. Bakalım dönüşte yolu sen bulup, tarif edebilecek misin? denir. Yolun etrafındaki binaların, nesnelerin giderkenki görünüşü ile dönüşteki görünüşü farklıdır. O yüzden başta bunu çocuğa belirtmek gerekir.
Siz yada çocuğunuz dikkat eksikliği yaşamaktaysanız Sır Psikolojik Danışma Merkezini Ziyaret Edebilirsiniz[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
[vc_row][vc_column][vc_column_text]
EMDR nedir?
EMDR, İngilizce adıyla Eye Movement Desensitization and Reprocessing (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) olarak adlandırılan bir psikoterapi yönteminin kısaltmasıdır. EMDR terapisinin hem kısa sürede hem de kalıcı ve etkili terapi olmasının nedeni bir çok psikoterapi yöntemini sistematik bir alt yapı içerisinde kapsayan kompleks bir terapi olmasından kaynaklanmaktadır. Emdr terapisinde psikodinamik bilişsel davranışçı, yaşantısal, fizyolojik ve etkileşimsel terapi yaklaşımlarından yöntemler kullanılmaktadır. Terapi sürecinde sadece düşüncelere değil aynı zamanda da duygular beden duyumuna odaklanan bir terapi olması onu hem diğer terapilerden ayırmakta hemde güçlü kılmaktadır.
Beyin fizyoloik temelli bir sistemle her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu düşünce bedensel duyum imge ses ve koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir , bu deneyimle öğrenme gerçekleşir. Bireyin yaşamış olduğu durumlar travmatik ya da rahatsız edici olur ve yeni bir anı ağına entegre olamaz ise deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarıyla işlevsel bir bağlantı kuramaz ve öğrenme gerçekleşemez. Duygular düşünceler imgeler sesler beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır , bugün yaşanılan bazı durumlar geçmişte yaşamış olunan anıları tetiklerse kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir. EMDR ye göre yaşanan rahatsızlıkların nedeni işlev bozucu işlenmeden depolanmış anıların şimdiki zamanda yaşanıyormuş gibi hissedilmesidir.
Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı (EMDR bireyin baş edemediği ve bireyi rahatsız eden durumu bir travma olarak kabul eder) günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. . EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomları, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir. Bu kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. EMDR terapisi sonrasında danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.
Emdr kısa süreli terapiler grubundadır ve seansların süresi danışana ve danışanın yaşamış olduğu onu rahatsız eden duruma bağlı olarak değişmektedir eğer danışanın tek bir travmatik anısı varsa görüşmeler ile 1-3 seans sürmektedir ve yapılan araştırmalarda hem etkili hemde kalıcı olduğunu göstermektedir..
.EMDR şu problem türlerinde özellikle etkili olmaktadır; Cinsel Taciz, Tecavüz, Fiziksel Şiddet, Psikolojik Şiddet, Duygusal İstismar, Doğal Afetler, Aldatılma, Aldatma, Terkedilme, vb.
EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.
EMDR Terapisti
Psk. Dan. Kübra ÖZTÜRK
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
[vc_row][vc_column][vc_column_text]
Satranç, Dama. Su Doku, Solo Test: Bu tür oyunlar zihinsel süreçlerin gelişimine önemli katkılar sağlar; beyni dinç ve sağlıklı kılar, zihni dinlendirir, üretici düşünceyi geliştirir. Stratejiyi, ön görü yeteneğini, olasılıklı düşünmeyi, olayları farklı pencereden değerlendirmeyi sağlar. Başta yapılan hatanın sonradan ne gibi sonuçları meydana getireceğini gösterdiği için sebep-sonuç ilişkisi kurabilme yeteneğini geliştirir.
Bilardo, Bowling, Dart, Misket, Beş Taş, Masa ve Kort Tenisi: Bu oyunlar, çocuğun vücut koordinasyonunun gelişmesine katkı sağlar. Bu oyunlar, çocukların nesne, araç-gereç kullanımını, ince motor, kaba motor ve el-göz koordinasyonunu geliştirmede yararlıdır. Geometrik algılama, açı belirleme, hız, mesafe hesaplama ile ilgilidir.
Sek Sek(Çizgi Oyunu): Çocuğun bedenini kontrol edebilmesini, bedenini istediği gibi kullanabilmeyi öğrenmesini ve kaba motor gelişimini sağlar. Çocukta sakarlık varsa, sakarlıktan kurtulmasın yardımcı olur.
Tangram, Yapboz, Lego: Görsel, uzamsal yeteneğin gelişmesini ve ince kas gelişimini sağlar. Bir nesneyi farklı amaçlar doğrultusunda kullanabilmeyi sağlayarak, görsel ve uzamsal dikkati, geometrik algılama yeteneğini ve parça-bütün algısını geliştirir. Tümevarım ve tümdengelim metodunu öğretir.
Uçurtma: Çocuk, uçurtma ile geniş bir alanı dikkatli bir şekilde kullanabilmeyi, çevreye uygun davranabilmeyi öğrenir. Uçurtma uçurmak çocuğun ince motor, kaba motor ve el-göz koordinasyonunun gelişimine katkıda bulunur. Çocuğun kendi uçurtmasını kendisinin yapması oldukça yararlıdır. Böylelikle çocukta el becerileri ve üreticilik yeteneği gelişir.
Balonla oynama: Şişirilmiş balonu birbirine atarak yere düşürmemeye çalışırlar. Çocukta konsantrasyonu artıracaktır.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
[vc_row][vc_column][vc_column_text]DEPRESYON
Herkes gibi bizde gündelik hayatımızda bazen çok mutlu, neşeli olabildiğimiz gibi bazen de kendimizi mutsuz, depresif hissettiğimiz zamanlar vardır kısa süreli bu moral bozulmaları depresyon olarak adlandırılamaz ancak bu karamsar, çökkün, keyif aldığınız şeylere ilgisiz ruh hali en az 2 haftadır devam ediyorsa depresyondasınız demektir.
Depresyon, sebepsiz yere kendi kendine de ortaya çıkabilir ya da bir sorunumuz depresyonun meydana gelmesine direkt olarak etki yapıyor olabilir depresyonunuzun ortaya çıkması için herhangi bir sorun olmasına gerek olmayabilir.
Major depresif epizodun DSM’ye göre belirtiler;
– Üzgün, çökkün duygudurum, günün büyük kısmında ve hemen hemen her gün
– Her günkü faaliyetlerde ilgi ve hoşnutluk kaybı.
– Uyumada güçlükler (insomnia); başlangıçta uykuya dalamama, gece uyanıp bir daha uyuyamama ve sabah çok erken uyanma ya da bazı hastalarda zamanın çoğunu uyuyarak geçirme isteği.
– Faaliyet düzeyinde değişiklik, ya letarjik olma (psikomotor yavaşlama) ya da ajite olma.
– İştah azalması ve kilo kaybı, ya da iştah ve kilo artışı. Enerji kaybı ve aşırı yorgunluk.
– Olumsuz benlik kavramı, kendini yerme ve itham etme, değersizlik ve suçluluk duyguları.
– Düşüncede yavaşlama ve kararsızlık gibi dikkati toplamada güçlükten yakınma ya da gerçekten güçlük çekme.
– Yinelenen ölüm ve intihar düşünceleri.
Başka bir tanımlamaya göre ise belirtiler;
PASİF OLMA: Olunandan sessiz ve oldukça pasif gözükme. Ama bu pasiflik kalıcı hale geldikçe etkilenen kişi bu yeni pasif ruh halini kabullenip, enerji kaybetmeye başlar ve sıradan işlerin yapılması bile zorlaşır.
İLGİSİZLİK: Kişi daha az aktif hale geldiği gibi yaşama olan ilgisi de azalmaya baslar. Değersizlik etkisi dayanılamayacak kadar acı vermeye başladığında, bunu hafifletmek için kendiliğinden bir uyuşma oluşabilir.
KÖTÜYE ODAKLANMA: Bazı insanlar doğaları gereği karamsar özellik gösterirken, zor şartlarda bu tip kişiler bu durumda daha fazla karamsarlık özelliği sergilemektedirler. Kişi olumsuzluğa odaklanmaya meyil özelliği gösterir.
KENDİNİ DEĞERSİZ GÖRME: “Hiçbir şeye yeteneğim yok”, “İyi giden bir şey yok”, “En ufak bir umut olmadığını biliyorum” gibi sözlere odaklanarak kendi potansiyelinin farkına varamamak.
GERİ ÇEKİLME: Bu durumda, depresyona giren kişiler diğer insanlarla iletişimini kısıtlamaya gitmektedirler. Toplumun bir parçası olmaktan kaçınırlar.
KENDİNE ODAKLANMA: Diğer insanlara karşı duvar örerek, içine kapanıklık göstermeye baslar.
MUTLU İNSANLARDAN UZAK DURMA
KİŞİLİĞİN VE ALIŞKANLIĞIN DEĞİŞMESI: Kişi normal zamanında neşeli ve cana yakın iken, bu süreçte artık umursamaz bir insan olmaya baslar.
BİTKİNLİK: Kişi de bir bitkinlik, tükenmişlik hali söz konusudur. Yeni güne uyanmak mutsuz eder. Gece uykulara dalmakta zorluk çeker, az uyur.
“Maskeli de Olabilir”
Duygulanım gösterimleri belirgin olmayan, bedensel belirtilerin daha ön planda olduğu depresyon çeşidi. Hastalar, sıkıntılarını bedenleriyle ifade edebilirler. Hatta yüzlerine savunma amacını güden bir gülümseme maskesi takabilirler. Sürekli vücutlarının çeşitli yerlerindeki ağrı ve sızılardan yakınırlar. Ağrı ve sızılarının onları felakete götüreceğine inanabilirler. Ayrıca iştah ve kilo kaybı, yorgunluk, düşük enerji de ortaya çıkar.
Sizde kendinizde depresyon belirtileri görüyorsanız Kayseri’de profesyonel destek almak için Uzman Psikolog kadrosuyla Sır Psikoloji’den randevunuzu alın
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]