Blog

Sır Psikoloji

Blog


29 Ağustos 2024 Sır Psikoloji

Günümüzde akıllı telefonlar hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. İletişimden eğlenceye, eğitimden sağlığa kadar pek çok alanda bize kolaylık sağlayan bu cihazlar, bir yandan da dikkatimizi dağıtan, odaklanmamızı zorlaştıran birer dikkat hırsızı haline dönüşebiliyor.

Akıllı Telefonların Dikkat Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Sürekli bildirim alarmı

Akıllı telefonlarımızın en büyük dikkat düşmanlarından biri, sürekli gelen bildirimlerdir. Sosyal medya bildirimleri, e-posta uyarıları, mesajlar, oyun davetleri… Her biri dikkatimizi dağıtmaya, bizi yaptığımız işten alıkoymaya programlanmış gibidir. Araştırmalar, bu bildirimlerin beynimizde dopamin salgılanmasına yol açtığını gösteriyor. Dopamin, beynimizin ödül sistemiyle ilişkili bir nörotransmitterdir ve bizi yeni bilgilere, uyaranlara karşı daha duyarlı hale getirir. Ancak bu durum, dikkatimizi dağıtarak odaklanmamızı zorlaştırır.

Sosyal medya girdabı

Sosyal medya platformları, özellikle gençler arasında oldukça popüler. Ancak bu platformlar, aynı zamanda dikkatimizi çalan en büyük zaman hırsızlarından biri. Sonsuz bir akış içinde sürekli olarak yenilenen içerikler, bizi adeta bir girdabın içine çeker. Beğeniler, yorumlar, paylaşımlar derken zamanın nasıl geçtiğini anlamayız bile. Bu durum, hem dikkatimizi dağıtır hem de odaklanmamızı zorlaştırır.

Mavi ışık bombardımanı

Akıllı telefonların yaydığı mavi ışık, uyku ve dikkat üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Mavi ışık, beynimizdeki melatonin hormonunun salgılanmasını baskılar. Melatonin, uyku düzenimizin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle, özellikle akşam saatlerinde akıllı telefon kullanmak, uykuya dalmayı zorlaştırır ve uyku kalitesini düşürür. Uykusuzluk ise dikkat eksikliği, odaklanma güçlüğü gibi sorunlara yol açar.

Çoklu görev tuzağı

Akıllı telefonlar, aynı anda birden fazla işle meşgul olabilmemizi sağlar. Ancak araştırmalar, beynimizin çoklu görev konusunda pek de başarılı olmadığını gösteriyor. Birden fazla işe aynı anda odaklanmaya çalışmak, beynimizi yorarak performansımızı düşürür. Ayrıca, çoklu görev sırasında dikkatimiz sürekli olarak bir işten diğerine kaydığı için odaklanmamız zorlaşır.

Akıllı Telefonların Odaklanma Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Derin çalışma düşmanı

Akıllı telefonlar, derin çalışma alışkanlıklarımızı da olumsuz etkiliyor. Sürekli gelen bildirimler, sosyal medya cazibesi, oyun davetleri derken derinlemesine düşünmeye, odaklanmaya zaman bulamıyoruz. Bu durum, öğrenme, problem çözme, yaratıcılık gibi becerilerimizi de olumsuz etkiliyor.

Zaman yönetimi kabusu

Akıllı telefonlar, zaman yönetimi konusunda da başımıza bela olabiliyor. Bir işe başlamak yerine sosyal medyada gezinmek, oyun oynamak, mesajlaşmak gibi dikkat dağıtıcı aktivitelerle zamanımızı harcayabiliyoruz. Bu durum, yapmamız gereken işleri ertelememize ve zamanımızı verimli kullanamamamıza neden oluyor.

Bağımlılık tuzağı

Akıllı telefonlar, bağımlılık yapma potansiyeli yüksek cihazlar. Sürekli olarak yeni bilgiler, uyaranlar sunan bu cihazlar, beynimizdeki ödül sistemini tetikleyerek bizi bağımlı hale getirebiliyor. Akıllı telefon bağımlılığı, dikkat eksikliği, odaklanma güçlüğü, kaygı, depresyon gibi birçok psikolojik soruna yol açabiliyor.

Dikkat ve Odaklanma Becerilerimizi Nasıl Koruyabiliriz?

Dijital detoks

Akıllı telefonların dikkat ve odaklanma üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak için zaman zaman dijital detoks yapmak önemlidir. Dijital detoks, belirli bir süre boyunca akıllı telefon, bilgisayar, tablet gibi dijital cihazlardan uzak durarak zihnimizi dinlendirdiğimiz bir süreçtir. Bu süreçte doğayla vakit geçirmek, kitap okumak, meditasyon yapmak gibi aktivitelere yönelebiliriz.

Bildirim kontrolü

Sürekli gelen bildirimler, dikkatimizi dağıtan en büyük etkenlerden biridir. Bu nedenle, bildirimleri kontrol altına almak önemlidir. Gereksiz bildirimleri kapatmak, belirli saatlerde bildirimleri sessize almak gibi yöntemlerle dikkatimizi koruyabiliriz.

Sosyal medya diyeti

Sosyal medyada geçirdiğimiz zamanı sınırlamak, dikkatimizi ve odaklanmamızı korumak için önemlidir. Sosyal medya kullanım süremizi belirlemek, belirli saatlerde sosyal medyaya girmemek gibi yöntemlerle dikkatimizi dağıtan bu platformlardan uzak durabiliriz.

Dikkat ve Odaklanmanın Bilimsel Temelleri

Dikkat, beynimizin belirli bir uyarana odaklanma, diğer uyaranları göz ardı etme yeteneğidir. Odaklanma ise dikkati belirli bir süre boyunca sürdürebilme becerisidir. Dikkat ve odaklanma, öğrenme, problem çözme, karar verme gibi birçok bilişsel süreç için gereklidir.

Beynimizde dikkat ve odaklanmayla ilgili farklı bölgeler ve nörotransmitterler görev alır. Prefrontal korteks, dikkatimizi yönlendirme, odaklanma, dürtü kontrolü gibi işlevlerden sorumludur. Bazal ganglionlar ise dikkatimizi otomatik olarak belirli uyaranlara yönlendirmemizi sağlar. Dopamin, norepinefrin, asetilkolin gibi nörotransmitterler ise dikkat ve odaklanma süreçlerinde önemli rol oynar.

Akıllı telefonlar, bu bölgeleri ve nörotransmitterleri etkileyerek dikkat ve odaklanma üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Örneğin, sürekli gelen bildirimler prefrontal korteksin işleyişini bozarak dikkatimizi dağıtabilir. Sosyal medya platformları ise dopamin salgılanmasını artırarak bizi bağımlı hale getirebilir.

Dikkat ve Odaklanma Becerilerini Geliştirmek İçin Neler Yapabiliriz?

Dikkat ve odaklanma becerilerimiz doğuştan gelen yetenekler değildir. Bu becerileri düzenli egzersizlerle geliştirmek mümkündür. İşte dikkat ve odaklanma becerilerinizi geliştirmek için yapabileceğiniz bazı aktiviteler:

Meditasyon

Meditasyon, zihnimizi sakinleştirerek dikkati içe odaklamamızı sağlayan bir yöntemdir. Düzenli meditasyon yapmak, dikkat süremizi uzatabilir ve odaklanma becerimizi geliştirebilir.

Mindfulness

Mindfulness, anda kalma, düşüncelerimizi ve duygularımızı yargılamadan gözlemleme pratiğidir. Mindfulness egzersizleri, dikkatimizi dağıtan düşüncelerden uzaklaşmamıza ve odaklanmamızı kolaylaştırmamıza yardımcı olabilir.

Nefes egzersizleri

Derin nefes almak, zihnimizi sakinleştirir ve stresi azaltır. Düzenli nefes egzersizleri yapmak, dikkatimizi toplamamıza ve odaklanmamızı kolaylaştırmamıza yardımcı olabilir.

Fiziksel aktivite

Düzenli fiziksel aktivite, beyin sağlığımızı korur ve bilişsel işlevlerimizi geliştirir. Egzersiz yapmak, dikkat, odaklanma, hafıza gibi becerilerimizi de olumlu etkiler.

Doğayla vakit geçirmek

Doğayla iç içe olmak, zihnimizi dinlendirir ve stresi azaltır. Doğa yürüyüşleri yapmak, parklarda vakit geçirmek gibi aktiviteler, dikkatimizi toplamamıza ve odaklanmamızı kolaylaştırmamıza yardımcı olabilir.

Yaratıcı aktiviteler

Resim yapmak, müzik dinlemek, yazı yazmak gibi yaratıcı aktiviteler, zihnimizi meşgul eder ve dikkatimizi dağıtan düşüncelerden uzaklaştırır. Bu tür aktivitelerle uğraşmak, odaklanma becerimizi geliştirmemize yardımcı olabilir.

Beyin egzersizleri

Bulmaca çözmek, satranç oynamak, yeni bir dil öğrenmek gibi beyin egzersizleri, zihinsel becerilerimizi geliştirir. Bu tür aktiviteler, dikkat, odaklanma, hafıza gibi becerilerimizi de olumlu etkiler.

Ayrıca okuyun: Öfke Yönetimi ve Sağlıklı İfade Yöntemleri


Hafiza-Kaybi-ve-Zihinsel-Yeteneklerin-Korunmasi-1200x800.jpg

9 Nisan 2024 Sır Psikoloji

Hafıza kaybı, çoğu insanın hayatının bir noktasında karşılaştığı yaygın bir durumdur. Unutkanlık bazen küçük ve önemsiz detaylarla başlar, ancak zamanla daha ciddi boyutlara ulaşabilir. Ancak, endişelenmeyin! Hafıza kaybını önlemenin ve zihinsel yetenekleri korumanın birçok yolu vardır.

Ayrıca okuyun: Psikolojik Taciz ve İşyerinde Güvence Sağlama Yolları

Hafıza Kaybının Nedenleri

Hafıza kaybı, birçok farklı faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Yaşlanma, stres, uyku düzensizlikleri, sağlıksız beslenme, ve hatta genetik faktörler bu duruma katkıda bulunabilir. Günlük yaşamda sık sık maruz kalınan toksinler ve çevresel etmenler de hafıza üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Neyse ki, bu etkenlerin çoğunu kontrol altına almak mümkündür.

Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları

Sağlıklı bir diyet, hem bedenin hem de beyin fonksiyonlarının optimal şekilde çalışmasına yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve B vitaminleri gibi besin maddeleri, zihinsel keskinliği artırabilir ve hafızayı güçlendirebilir. Bu besin maddeleri, somon, ceviz, ıspanak gibi yiyeceklerde bulunur. Bol miktarda su içmek de beyin fonksiyonlarını destekler ve hafızayı güçlendirir.

Düzenli Egzersiz

Egzersiz sadece bedeni değil, aynı zamanda zihni de güçlendirir. Düzenli egzersiz yapmak, kan dolaşımını artırır ve beyne daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Bu da hafıza üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş yapmak veya egzersiz yapmak, zihinsel keskinliği artırabilir ve hafıza kaybını önleyebilir.

Uyku Düzeni ve Stres Yönetimi

Uyku, zihinsel sağlık için son derece önemlidir. Yeterli uyku almak, beyin fonksiyonlarını destekler ve hafıza kaybını önler. Ayrıca, stres yönetimi de hafıza üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yoga, meditasyon ve derin nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler, zihni sakinleştirir ve hafızayı güçlendirir.

Zihinsel Egzersizler ve Aktiviteler

Zihinsel egzersizler, hafızayı güçlendirmenin etkili bir yoludur. Bulmaca çözmek, yeni bir dil öğrenmek, enstrüman çalmak veya resim yapmak gibi aktiviteler, beyin hücrelerinin yenilenmesini ve hafıza kapasitesinin artmasını sağlar. Ayrıca, sosyal etkileşimlerde bulunmak da zihinsel sağlık için önemlidir. Arkadaşlarla vakit geçirmek, beyin aktivitesini artırır ve hafızayı korur.

Hafıza Kaybını Önlemede Günlük Alışkanlıklar

Günlük alışkanlıklarınızı gözden geçirerek hafıza kaybını önlemek mümkündür. Düzenli olarak zihinsel egzersizler yapmak, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, düzenli egzersiz yapmak ve stresi yönetmek, hafıza kaybını önlemenin anahtarlarıdır. Ayrıca, alkol tüketimini sınırlamak ve sigara içmemek de beyin sağlığı için önemlidir.

Ayrıca okuyun: Bağımlılık ve Ruhsal Sağlık Arasındaki Bağlantı


TMS-nedir-e1698691343836.jpeg

30 Ekim 2023 Sır Psikoloji

TMS veya Transkraniyal Manyetik Stimülasyon, günümüzde yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Beyin üzerinde manyetik alanlar kullanılarak belirli nörolojik sorunları tedavi etmek için geliştirilen bir tekniktir. Bu yöntemde, beynin belirli bölgelerine manyetik alanlar gönderilir ve bu, sinir hücrelerini uyararak çeşitli tedavilerde yardımcı olur.

TMS Nasıl Çalışır?

TMS, manyetik alanların kullanımıyla çalışır. Bu yöntemde, özel bir cihaz aracılığıyla kafatasının dışından beynin belirli bölgelerine yoğun manyetik alanlar gönderilir. Bu manyetik alanlar, beyindeki sinir hücrelerini etkiler ve bu sayede nörolojik işlevleri değiştirebilir. TMS’nin mekanizması, belirli bir bölgedeki nöronları uyararak veya inhibe ederek beyin aktivitesini düzenlemeye dayanır.

TMS cihazları genellikle elektromanyetik bobinlerden oluşur. Bu bobinler, manyetik alanları belirli bir beyin bölgesine odaklayabilmek için tasarlanmıştır. Uygulama süresi ve sıklığı, tedavinin türüne ve amaçlarına bağlı olarak değişebilir.

TMS Hangi Durumlarda Kullanılır?

TMS, çeşitli nörolojik ve ruhsal durumların tedavisinde kullanılır. Başlıca kullanım alanları arasında depresyon, migren, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), şizofreni, Parkinson hastalığı, posttravmatik stres bozukluğu (PTSD) ve kronik ağrı gibi durumlar yer alır. Özellikle, ilaçlara dirençli depresyon vakalarında TMS tercih edilen bir seçenek olabilir.

TMS’nin Avantajları ve Dezavantajları

TMS’nin bazı önemli avantajları vardır. Öncelikle, ilaç tedavisine dirençli durumlarda etkili bir seçenek olabilir. Ayrıca, TMS genellikle yan etkileri minimal olan bir tedavi yöntemidir ve hasta için rahat bir süreç sunabilir. Bununla birlikte, her tedavi yönteminin olduğu gibi TMS’nin de bazı dezavantajları bulunur. Örneğin, etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve bazı durumlarda etkisi belirgin olmayabilir.

TMS Tedavisi Süreci

TMS tedavisi genellikle birkaç hafta süren bir süreci içerir. Hasta, belirlenen seanslara cihazın başında oturarak veya yatarak tedaviyi alır. Her seans belirli bir sürede gerçekleşir ve genellikle haftada birkaç kez tekrarlanır. Tedavi süreci, kişinin durumuna ve ihtiyacına göre belirlenir.

TMS’nin Geleceği

TMS, sürekli gelişen bir alan olup, gelecekte daha geniş bir yelpazedeki nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir hale gelebilir. Araştırmalar ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte, TMS’nin etkinliği artırılabilir ve daha fazla hastalık için tedavi seçeneği haline gelebilir.


Sır Psikoloji

Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.